Türkçe'de go
i. gitme, gidiş; güdü, gayret; başarı; bardak; deneme, girişim; tutulma; porsiyon; moda
Örnek cümleler
It was impossible to go back to our camp in the blizzard.
Bu tipide kampa geri dönmek imkansızdı.
See the cat go up the tree.
Kedi ağaca nasıl çıkıyor.
When I go outside I put on my coat.
Dışarıya çıkarken paltomu giyerim.
My brother went to college.
Erkek kardeşim liseyi bitirdikten sonra yüksekokula gitti.
After he finished high school he went to a higher school.
Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gitti.
He was such an entrepreneur. He ran his own bussiness instead of going to college.
Tam bir girişimciydi. Üniversiteye gitmek yerine kendi işini kurdu.
I went to the doctor because of that annoying cough.
Sıkıntı veren öksürük nedeniyle doktora gittim.
When we leave the city we go to the country.
Kentten çıkınca kırlık bölgelere geliriz.
Mother said, “Do not go across the street.”
Annem, «Caddenin bir yanından öteki yanına geçme» dedi.
My dad would not let go to the party.
Babam partiye gitmeme izin vermeyecektir.
Eş anlamlılar
2. proceed: progress, push on, repair, travel, journey, cruise, fare
3. spend: consume, use up, exhaust, expend, run through, terminate, conclude
4. conform: agree, accord, harmonise, harmonize
5. work: perform, operate, run
